Kırmızı Kaşık

21 Aralık 2014 Pazar

Balkabağından cheesecakeler yapmak

Nedendir bilinmez, kabak tatlısından daha fazla hüzün içeren tarif azdır mutfakta. Tabakta duruşu, çatalın kenarıyla parçalanışı, damakta bıraktığı tat.... hep iç burkar. Bu nedenledir ki balkabağının kutsal bir yeri vardır bende. Belki tadı bağımlılık yapmaz bünyede, bir lokma almak bir sonrakini tetiklemez ama değerlidir işte kabak tatlısı. Her kabak tatlısı yemem ayin niteliğindedir. Ufak ufak parçalar alarak yavaş yavaş yerim, damağımda tadı kalmışken boğazımdaki düğümlenmeye aldırış etmeksizin uğurlarım onu. Diğer tatlılarda olduğu gibi pişmanlık da yaratmaz insanda, dünyanın kalorisini aldım diye düşünmezsin. Öylesine masum, öylesine temizdir. Bu hayranlığın nereden geldiğini tam hatırlamıyorum ama tahminlerim, babamın  balkabağıyla ilgili anekdotlarıyla uzaktan yakından alakalı olduğu yönünde. Gitmesek de görmesek de demek doğru olmaz belki ama çok sık ziyaret edemediğimiz köyümüzde "kabakçılar" olarak tanınmamızın, en iyi kabağın bizim köyde yetişmesi gibi faktörlerin bu duruma temel oluşturduğu yönünde varsayımlarım var. Gel gelelim köyler ve balkabaklarının kültür çatışması yaratacak cheesecake ile ne alakası olduğuna; geçenlerde diyeceğim ama siz bir 3-4 ay geriye gidin en temizinden, tam hatırlamamakla birlikte bir özel gün çerçevesinde yine bana Ankara yolları görünmüştü. Sanki Ankara'dayken her haftasonu köye gidermişizcesine, İstanbul'a yerleştikten sonraki bu ilk dönüşümde koştur koştur köyün yolunu tuttuk. Sonra ben yorgun, ben perişan... Değdi mi diye sorarsanız; değdi sevgili okurlar. Öyle güzel oldu ki. Yol boyu kurulan tezgahlarda her şeyin tazesiyle, her şeyin doğalıyla karşılaşmak, yolda çekilen tüm o sefilliğe değdi. Hala nasıl tezgahta gördüğüm her şeyden almadan oradan ayrıldım, benim için merak konusudur. Ayrıntılı bir şekilde neler aldığımı anlatmama gerek yok sanıyorum
ama balkabağı aldığımı belirtmeden de geçemeyeceğim ne yazık ki. İlk gördüğüm andan itibaren kafamdan bin bir türlü plan geçti. Acaba bu kabakla, kabak tatlısı mı yapmalıydım yoksa herkesin, bulduğun yerde tadına bakmayı denemelisin dediği balkabaklı cheesecake yapmayı mı denemeliydim. Dönüş yolunun cevaplanmayı bekleyen tek sorusu buydu. Belli ki elimdeki kabak kaliteli bir balkabağıydı, cheesecake yaparken kullanmak onu bir yan ürün olarak harcamak olurdu, ama kabak tatlısı yapılsa öyle mi olurdu. Böylesine kaliteli bir malzemeden ancak asil bir tatlı yapılırdı. Her ne kadar bu mantaliteden yola çıkarak mutfağa doğru yol aldıysam da son dakika ikisini birden yapmaya kara vermemle karar aşamam son buldu. Zaten yeterince büyük bir kabağımız vardı. Cheesecake için yalnızca ufak bir kısmını ayırmam yeterli olacaktı. Kalanı da asil bir şekilde kabak tatlısı olarak servis edilebilirdi. Kendimi bu ikna çalışmalarının ardından, mutfakta balkabaklı deneyler yapmaya hazır halde buldum. Cheesecake yapmış olanlar bilir. Asıl olay malzemelerin miktarı, el yatkınlığı, vesaireden ziyade bekleme sürelerinin dayanılmazlığıdır. İstanbul'a dönüşümün o gün içerisinde gerçekleşmesi gerektiğini göz önünde bulundurursak aslında cheesecake yapma kararımın hiç de mantıklı olmadığını açık bir şekilde görebiliriz. Malzemeleri karıştırma, cheesecake tabanı hazırlama aşamalarında hiç zaman kaybetmemeliydim ki buzdolabında ve fırında yeterli bekleme sürelerini tamamlayabilmeliydi cheesecake. Tam bu ufak hesaplamaların içinde kaybolmuştum ki, sevgili arkadaşım Merve bir anda çıkageldi. O kadar iyi oldu ki, ancak bu kadar iyi olabilirdi. Dört bir koldan balkabaklı cheesecake yapmaya başladık. Bir gün öncesinden kabakları kesip az bir miktar şekerle beklettim tencerede. Ertesi gün de saatlerce pişmesi gerekir diye düşündüğümden ocağın altını açıp diğer işlerimi halletmekle meşgul oldum. Tahmin edersiniz ki sonra onu orada unuttum. Mutfakta en sık yaptığım hatalardan birini tekrarlayarak yakmıştım kabağı. İyi ki de unutmuşum. Şeker yanınca karamelize olmuş, kabak daha farklı ve güzel bir tat almıştı. Bu talihsiz kazayı da avantaja çevirmeyi başarıp İstanbul'a dönüşüme saatler kala cheesecake'i tamamlamıştık.


Malzemeler:

* 2 paket Eti Burçak Bisküvi
* 3 yemek kaşığı süzme yoğurt
* 2 paket labne peyniri
* 1 su bardağı pudra şekeri
* 3 adet yumurta
* 3 yemek kaşığı tereyağ
* 1 bütün balkabağı
* şeker


Bisküvileri rondodan geçiriyoruz. Üzerine eritilmiş tereyağını döküyoruz ve karıştırıyoruz. Kelepçeli kek kalıbının içine bu hamuru yerleştiriyoruz ve buzdolabına kaldırıyoruz. Ayrı bir kapta yumurtaları çırpıyoruz. Üzerine pudra şekerini, yoğurdu ve labne peynirini ekleyip çırpmaya devam ediyoruz. Bir gün önceden şeker eklenerek bekletilmiş ve tencerede yumuşayıncaya kadar pişirilen kabakları püre haline getiriyoruz. (Bu püreden bir miktar labne peynirli karışımın içine de kattık biz) Daha sonra labneli karışımı kek kalıbının içindeki hamurun üzerine döküyoruz. Kalıbın üzerini alüminyum folyo ile kaplayıp içine su konulmuş fırın tepsinine yerleştiriyoruz. Önceden ısıtılmış 165 derecelik fırında 2 saat pişmeye bırakıyoruz. Fırından cheesecake'i aldıktan sonra soğumasını bekliyoruz ve üzerine püre haline getirdiğimiz kabağı ekliyoruz. Bütün bir şekilde, dağılmadan servis edilebilmesi için bir süre buzdolabında bekletiyoruz. Hazır olduğunu düşündüğümüz zaman da servis ediyoruz. 


Surround Me With Your Love (Mental Overdrive Remix) by 3-11 Porter on Grooveshark

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Recipe Blogs - BlogCatalog Blog Directory