Kırmızı Kaşık

2 Aralık 2014 Salı

Aşure yapmıştım, geç mi kaldık?

Biliyorum aşure günü geçeli 1 ay oldu ama bir önceki gönderiyi bekletmemek
adına bu yazıyı tamamlamayı biraz ertelemek zorunda kaldım. Neyse ki geç de olsa burada tamamlanmış bir şekilde duruyor işte. Bu kısa açıklamanın ardından aşure yapmanın nereden aklıma geldiğini anlatmalıyım sanırım. "Bir kere yapmayı denemeliyim" listemin başında yer alan tariflerden biri de aşureydi. Yapımının aşırı uğraş, emek ve yetenek gerektirdiğini düşünmemden mütevellit ilk ertelenen tarif de aşure olmuştu her zaman. Her ailenin değişmezi olarak bizde de her şeyin en güzelini, ve tabi ki aşurenin de en güzelini, anneannem yapar. Geçen seneye kadar bizim aileden bir tek onun aşuresini tatmıştım ki geçen sene annem de denemeye karar verdi. Nasıl yapıldığını öğrenmek için anneannemle görüştüyse de tarifini, ve en önemlisi püf noktalarını, ele geçirmeyi başaramadı. İlk başta ben de inanamadım ama anneannem gizli tarifini saklamakta ısrarcıydı. Annem hayal kırıklığıyla oradan buradan alınmış, biraz da anneannemin yarım ağızla söylediği tüyoları dikkate alarak aşure yapmayı denediyse de sonuç beklediği gibi değildi. Sonrasında evde bir daha aşure denenmedi. Yakın zamanda gözümün önünde bu olaylar gelişirken aşure yapma isteğimi sürekli törpülemiştim, ta ki sevgili ev arkadaşım; Müge'nin düzenli aralıklarla dile getirdiği isteklerden birinin aşure olmasıyla bu isteğim yeniden vuku buldu. Kafamda aşurenin nasıl yapıldığına dair biraz fikir vardı ama tahmin edersiniz ki aşurenin en önemli tarafı bir sürü tüyosunun olmasıydı. Mesela kıvamı çok önemliydi. Ne çok sıvı olmalıydı ne de çok katı. Sonra anneannem; bir aşurenin güzel sayılabilmesi için renginin berrak olması lazım derdi. Anneannemden gördüğüm kadarıyla aşureyle ilgili hatırladığım tek şey; her bir bakliyatı tek tek kaynatıp haşladığıydı. Renginin birbirine geçmemesi ve berrak görünmesi için bu önemli bir detaydı. Belki hastalık olarak nitelendirebilirsiniz ama anneannem haşlama işleminden sonra fasulyenin ve nohutun kabuklarını tek tek soyar. Bu tür detayların bizi aşure yapmaktan vazgeçirmesine izin vermeden hemen gereken malzemeleri tamamlayıp gerekli işlemleri başlattık. En büyük avantajımız önceden haşlanmış nohut ve fasulyemizin olmasıydı. Genelde önceden dondurulup çözdürülmüş yiyeceklerin yemeğin kalitesini düşürdüğüne inanırım ama böyle bir imkanım varken bu imkanı kullanmalıyım diye düşündüm ve yemek yaparken kullanırım diye önceden haşlayıp derin dondurucuya koyduğum nohut ve fasulyeyi bir gün önceden çözülmesi için çıkardım. Eş zamanlı olarak buğdayları da suda bekletmeye başladım. Ertesi gün aşure için her şey hazırdı. Bu tür bekleme ve dinlenme süreleri göz ardı edildiğinde aslında o kadar da zor bir şey değilmiş gibi geliyor aşure yapmak ama biraz özen istediğini inkar edemeyiz. 

                         Malzemeler:
                             * 300-350 gr buğday
                             * 180 gr kuru fasulye
                             * 180 gr nohut
                             * 75 gr kuru üzüm
                             * 200 gr kuru kayısı
                             * 1 portakal kabuğu
                             * 6-8 adet kuru incir

                             Üzeri için;
                              * Nar, fındık, tarçın

İlk olarak buğdayları bir taşım kaynatıyoruz. Kaynattığımız suyu döküp tekrar kaynatıyoruz. Benim buradaki amacım aşurenin berrak olmasını sağlamaktı. İlk kaynatmada buğdayın suyu bana bulanık geldi ve kaynatma işlemini tekrarladım. İsterseniz bu tekrarlamalı kaynatma işini siz atlayabilirsiniz. Daha sonra nohut ve fasulyeyi ekliyoruz. Malzemeler yumuşamaya başladığı anda üzüm,  küp küp doğranmış; kayısı, portakal kabuğu ve inciri ekliyoruz. Yoğunluğu arttığı anda bir miktar süt de katmıştım ben; incirin yarattığı koyuluğu gidermek için. Bütün malzemeler katıldıktan sonra kısık ateşte pişmeye bırakıyoruz. İşte bu kısmı biraz sabır işi. Ben biraz tez canlıyımdır. Sonuçları merak ettiğim için düzenli aralıklarla aşure tenceresini kontrol ettim. Sürekli kıvamını ve tadını kontrol ederek bir an önce pişmesini bekledim. Yaklaşık 3 saatlik bir uğraşın sonunda ilk aşure deneyimimin sonuçları ortadaydı. Üzerini nar, fındık, tarçın ve bütün fındıkla süsleyip servis ettik. İlk deneme için hiç de fena sayılmazdı. Seneye hata olduğunu düşündüğüm şeyleri tekrarlamamak suretiyle yeniden denemeyi planlıyorum. Belki o daha da güzel olur, kim bilir...


Porke Yorach by Oren Bloedow & Jennifer Charles on Grooveshark

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Recipe Blogs - BlogCatalog Blog Directory