Kırmızı Kaşık

28 Eylül 2014 Pazar

Uzaklar yakın oldu; "Dünyadan Et Lezzetleri"

Okumayı sökeli yaklaşık 1 yıl olmuştu. Yanlış hatırlamıyorsam 2. sınıftaydım. Babam tarafından bana verilmek üzere alınmış bir kitap; "Uzakdoğu Masalları"... Şu an bile kitabın fiziksel görüntüsü ile ilgili her detayı hatırlarım; turkuaz arkaplan üzerine yerleştirilmiş bir çerçeve, içersinde de bir eliyle kitap tutarken diğer eliyle de başındaki örtüyü tutan, uzakdoğulu olması muhtemel, camdan bakan bir kadın tablosu... Kitabın kapağı gıcır gıcır, üstelik sayfalar da kuşe kağıt... Okunmaya bu kadar müsait başka bir kitap daha görmüş müydüm hatırlamıyorum ama bu kitap 3 yıl boyunca komodinimin üzerinde kaldı hatta tabiri caizse süründü. Geçen bu 3 yıl boyunca okulda okunması zorunlu tutulan kitaplar dışında hiç bir kitap okumadım. Bugün annem için bile dalga konusu olmuştur "Uzakdoğu Masalları" kitabım. Hatta "Melike'nin Uzakdoğu Masalları kitabı" diye bir tamlaması vardır kendisinin. Her neyse demem o ki, bu kitapla bir alıp veremediğim yoktu ama bitmemişti bir türlü. Başka bir kitap da okutturmamıştı bana o süre zarfında. Ortaokula geçtiğimde "Sefiller"le başlangıç yaparak ziyadesiyle kapatmıştım o açığı ama o 3 yıl benim için bir utanç kaynağıdır. Hikayenin geri kalanı için temel bilgiler içeren bu anıdan sonra benim için uzakdoğu kelimesinin neler ifade ettiğini az da olsa anlayabilmişsinizdir  diye umut ediyorum. Benim için uzun sayılabilecek bir süre boyunca bu kelimeyle pek haşır neşir olmasam da geçenlerde yine karşıma çıktı. İşten arkadaşlarla hem sosyal aktivite olsun hem de değişik bir şeyler deneyimleyelim diye USLA'nın ( Uluslararası Servis & Lezzet Akademisi) düzenlediği Dünyadan Et Lezzetleri workshop'ına katılmaya karar verdik. Sonra bir mesai sonrası USLA'nın yolunu tuttuk. Yıllar sonra uzakdoğu konseptiyle yeniden karşılaşmam böyle oldu işte. 3 buçuk saatlik workshop'ın ardından uzakdoğu önyargımdan kurtulmuş bulunuyordum. Workshop içeriğini Şef Cenk Akkaya belirlemişti. Vietnam'dan Pho Bo çorbası, Çin'den Zencefilli Stir Fry Bonfile ve Hindistan'dan Hindistancevizi ve Köri Soslu Kuzu, workshop menüsünü oluşturuyordu. Kuzu etinin pişmesi biraz zaman aldığı için Hindistancevizi ve Köri Soslu Kuzuyu yaparak başladık workshop'a. Ardından Pho Bo yapıp son olarak Zencefilli Stir Fry Bonfileyi yaparak workshop'ı tamamladık.

--Pho Bo Çorbası--

En basit haliyle şu şekilde anlatılabilir aslında; ince kıyılmış dana etinin kaynatılmış et suyu içinde haşlanarak pirinç eriştesi ve çeşitli baharat, bitkilerle buluşması(!) Yaparken çiğ et mi yiyeceğiz diye
tedirgin olmadım değil aslında. Dana etleri ince dilimler halinde kıyıldığı için kaynamış et suyu içinde hemen haşlandı ve yenilebilir hale geldi. İtiraf etmek gerekirse, sushi sevmediğim göz önünde bulundurulursa, farklı tatlara fazla açık olduğum söylenemez. Gerçi bir tek sushi üzerinden bu sonuca varmak pek de doğru olmayabilir. Nitekim, Pho Bo çorbasını pekala sevebilmiştim. Çorbada kişniş ve zencefil tadı oldukça baskındı. Bunlar fazla alışkın olmadığım tatlardı. Belki de workshop'ın en büyük katkısını burada görüyoruz. Bu farklı tatlara hemen ısınmıştım. İlk defa taze kişnişin yemekte nasıl kullanıldığını deneyimlemiş oldum. Çok tanıdık bir aroma vermişti çorbaya. Çorbayı içtikten sonra o tadın hangi baharat veya bitkiden geldiğini bulmak için oldukça uğraş verdim ama sonunda buldum. Bana soracak olursanız bu tadı yağmurda ıslanmış toprak ve henüz adını bilmediğim bir bitkinin karışımı şeklinde tanımlayabilirim. Şefin anlattığına göre Vietnam'da bu çorba her yerde farklı bir şekilde yapılıp servis edilirmiş. Yani öyle tek bir tarifi yok. 

-- Zencefilli Stir Fry Bonfile --

10 dakikada yemek masasında yerini alacak mükemmel bir lezzet. Bu yemeği yaparken döküm tava kullanımından, bonfile pişirmenin püf noktalarına kadar bir sürü detayı öğrenme fırsatım oldu. Tabi ki de en büyük getirisi yasemin pirinci diye bir pirincin varlığından haberdar olmama vesile olması sanırım. Uzun bir pirinç türü olan bu pirinç, anladığım kadarıyla oldukça sorunsuz bir pirinç. Az karbonhidrat içermesi sebebiyle lapa olması gibi bir durum söz konusu değil. Şefin de dediği gibi streç filmle bir kap içindeki haşlanmış yasemin pirincini buzdolabında uzun süre muhafaza etmek mümkünmüş. Akarı yok kokarı yok, dertsiz bir pirinç bu yasemin pirinci. Tadı da oldukça lezzetli. Yumurtayla karışımı da benden tam puan aldı.

-- Hindistancevizi ve Köri Soslu Kuzu --

Yemeğin içinde kuzu eti var o zaman ağırdır ve kokusu da hoş değildir önyargılarının son bulduğu bir tat. Tarifin içindeki bütün baharatları eti tencereye almadan önce yağda kavurduğumuz için baharat tatları eti pişireceğimiz yağa iyice geçmişti dolayısıyla kuzu etinin hoş olmayan o kokusunu baharatla kamufle etmiş olduk. Sonra workshop'ın başında yapmaya başladığımız için saatlerce pişti ve 3 saatin sonunda yumuşacık bir et yemiş olduk. Haşlanarak pişirildiği için tadı da nispeten hafifti ama lezzet açısından o gün yaptığımız yemekler arasında son sırada bu kuzu eti yemeği vardı ne yazık ki. Ama kuzu etiyle yapılabilecek başarılı ve farklı bir lezzetti.

Workshop sonunda şef bize, özenle seçip füme haline getirdiği somondan ikram etti. Sushi ile aramın iyi olmamasından da anlayabileceğiniz üzere arka planda deniz ve yosun kokusunun olacağına oldukça emindim. Ancak o kadar başarılı bir fümeydi ki hiç  öyle bir tat ve koku gelmiyordu. Üstelik oldukça da tazeydi. Demek ki kaliteli malzemeler ve gereken özveri bir arada olunca her türlü yemek lezzetli olabiliyormuş. 

Bir workshop'ın da böylece sonuna gelmiştik. Bizim için farklı bir deneyim oldu. Güzel bir sohbet ortamında ilginç tatlar deneyimledik. 3 saatlik bir uzakdoğu ziyareti de böylece son buldu. 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Recipe Blogs - BlogCatalog Blog Directory